7 Mart 2011 Pazartesi

41. Vagon'un Esrarı

Yaklaşık bir buçuk aylık kesintinin ardından Erkek Adam Okur’un geleneksel buluşması için yine Kadıköy Starbucks’taydık. Bahadır’la, Norveç’e yapacağı iş seyahati hakkında yaptığımız sohbetin sonuna Cem de yetişti. Kahvelerimizi içip Cem’in pastasını tırtıklarken Engin Geçtan’ın Tren adlı romanını tartışmaya koyulduk. Bilinmeyene doğru giden bir trendeki yolcuların hikayelerinin anlatıldığı; kuantum fiziği, kaos ve tasavvuf olgularına sık sık göndermelerin yapıldığı romanla ilgili ortak kanı, kitabın kimseyi tam anlamıyla tatmin edememiş olması. Hepimiz sırayla gerekçelerimizi sunduk. Engin Geçtan gibi değerli bir tıp adamı ve yazarı eleştirmek haddimize düşmez ama naçizane fikirlerimizi beyan ettik. Yazar, Ümran Kartal ile Radikal Kitap eki için yaptığı söyleşide aynen şöyle diyor: “David Lynch'in 'Mullholand Çıkmazı' filminden çıktım. Eve yürüyorum. Filmde ne olup bittiğini tam anlamadım. Ama ilişki kurmak için bir şeyi anlamak gerektiğini düşünmüyorum. Çok yoğun bir ilişki yaşadım ve David Lynch böyle hoş uçarsa bunu ben de denemeliyim dedim ve kendimi tamamen bırakıp bir şeyler yazmak istedim...” Bu kitabı tanımlamak için daha fazla söze gerek olmadığı kanaatindeyim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder