10 Ocak 2011 Pazartesi

Hırsızın Günlüğü

Ayrıntı Yayınları'nın Yeraltı Edebiyatı Serisi'ni incelerken farketmiştim Jena Genet'nin adını ilk defa. Doğar doğmaz yetimhaneye terkedilmiş, Avrupa'nın çeşitli ülkelerinde gezinip hırsızlık yapmış, müebbet hapisten yazdığı kitabın Andre Gide ve Sartre tarafından farkedilmesiyle kurtulmuş birinin anlattıklarını merak ediyordum. Açıkçası kitabı tavsiye ederken bu kadar zor olacağını hiç tahmin etmemiştim. Beat Kuşağı yazarları, Chuck Phalaniuk, Ingvar Ambjornsen, Ole Bauer, Bukowski gibi yazarların Fransa'da yaşamış hali olarak düşünüyordum Jean Genet'yi. Okumaya başladığım vakit ne kadar yanıldığımı anladım. Albert Camus: 'iyi bir yazar, felsefesi olan yazardır.' diyordu Sisifos Söyleni'nde. İyi bir yazardı Jean Genet. Beğendiğim yerlerin altını çizerim okuduğum kitaplarda. Bazı kitaplarda üçü beşi geçmez altını çizdiğim cümle sayısı. Hırsızın Günlüğü'nde ise kalem, cümlelerin altını çizmek için neredeyse hiç elimden düşmedi. Kendisini suçta ve eşcinsellikte vareden bir adamın anlatısını okumak, yorucu ve bir o kadar da keyifliydi.
Kitabın kurgusu oldukça dağınık olduğu için üzerine tartışırken de konudan konuya atladık. Eşcinsellikten kadın erkek ilişkilerine, Fransız Edebiyatı'ndan Yeraltı Edebiyatı'na pek çok konuda konuştuğumuz bu güzel sohbet için Cem'e Süleyman'a ve Okay'a çok teşekkür ederim. Gelecek okumalarda buluşmak üzere...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder